ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

MİLAS

Milas Resimleri

Bafa Gölü’nü geçip Milas’a doğru gelirken yolun solunda göreceğiniz Euromos tabelasından giriniz. (Milas’a 12 km. kala) 1 km. içeride eskiden Mylasa ile birleşik olduğu belirlenen Euromos antik kentini göreceksiniz.İyi korunmuş durumdaki Zeus Tapınağı’nın cephesindeki 8 sütun ayaktadır. Sütunların diğerlerinin de ayağa kaldırılması mümkün.Sütunlar üzerindeki kitabelerde tapınağın yapımına para yardımında bulunanların isimleri yazılıdır.Etrafı zeytinliklerle çevrili kentin tiyatrosunun beş sırası görülebiliyor.Tapınağın önünde açıklayıcı bir tabela göreceksiniz.Bir de tuvalet bulunuyor.Tapınağın Hadrian Döneminden sonra yapıldığı hesaplanmaktadır.Tapınağın karşısındaki(batı yönünde) yamaçları dolaşırsanız sur kalıntılarını görebilirsiniz.
Söke ovası 2000 yıl kadar önce denizdi, burada büyük bir körfez vardı.Büyük Menderes ırmağının getirdiği alüvyonlar körfezi doldurdu ve ova haline getirdi.Bugünkü Bafa Gölü denizden bir parça olarak arada kaldı.Gölün üzerinde iki ada bulunuyor.İkiz adalardan biri aslında tam ada değil,bir kumulla karaya bağlı.Bafa Gölü’nde kefal,levrek,yılan balığı tutuluyor.Eskiden çok sazan tutulurmuş, fakat gölün suyu tuzlandığı için artık sazan kalmamış.Gölde gezmek isterseniz dolmuş usulü motorlara binebilirsiniz.Adalar,Heraklia antik kenti geziliyor.Yüzme molası da veriliyor.Tekneler 25 kişi ile kalkıyor.Kalabalık aileler teknenin dolmasını beklemek istemezlerse komple kiralayabilirler.Göldeki adalarda manastırlar,kiliseler kurulmuş.Bunlardan “Yediler Manastırı” en eskisi.Gölün çevresi zeytinliklerle çevrili.Kıyıdaki lokantalarda da bütün yemekler zeytinyağı ile yapılıyor.
Antik Herakleia kentine gölün Bodrum yönündeki bitiminden Çam içi Köyü’nden dönülüp 9 km.lik asfalt yola varılıyor.Köy okulunda kentin planı var,inceleyin.Çevrede amorf şekilli kayaların görüşü ilginç.Yol Kapıkırı Köyü’ne ulaşılıyor.Köye girmeden göl sahiline inen yol ayrılıyor.Köy,turizmi yeni keşfeden yerlerden olduğundan bütün gençleri amatör rehber.Eşekler eşliğinde dağdaki kalıntılara tur düzenliyorlar.5-6 saat süren yolculukta Karpuzlu Köyü yakınındaki “Arap Avlusu” dedikleri yeri,antik tiyatro kalıntılarını gezdiriyorlar.İyi kötü Almanca ve İngilizce de konuşuyorlar.Ayrıca çeşitli yerli-yabancı turist gruplar seyahat acentalarınca düzenlenen,kalıntılar arasından geçen ve zirvelere çıkan yürüyüş turlarına çok ilgi gösteriyorlar.Yürüyüşlerin uzun olanı iki gün sürüyor ve gece kamp çadırlarında konaklanıyor.
Hellen standartlarında inşa edilen Herakleia,düzenli bir plana sahipti.Özellikle kent savunması,duvar teknikleri,sağlam kuleler bakımından incelenmesi gerekir.İlkokulun bulunduğu düzlem çok katlı Helenistik agoradır.Bir kaya üstünde yer alan Athena tapınağı,mermer yazıtından kolaylıkla teşhis edilmiştir.Agoranın doğusundaki bir ev avlusunda yer alan boulevterion,göl kıyısına inerken görülen kaba saba bir yapı olan Endymion sunağı ve yukarı yamaçlardaki tiyatro,kentin zeytin ağaçları ve gnays kayalıkları arasına saçılmış önemli yapılarıdır.


Beşparmak dağına çıkan yollar, döşemeler,hem yukarı kale savunma sistemleri hem de Kapadokya gibi 10-13 yüzyılda göl çevresinde ve adacıklara dağılmış gelişkin Hıristiyanlık anıtlarına ulaşmada yerli rehberlerden yararlanmak kaydıyla gezginleri keşiflere taşır.Herakleia’nın bilinen tarihi MÖ. 7. yy’a kadar uzanıyor.Hellenistik ve Roma Dönemlerinde parlayan kent deniz ticareti ile zenginleşmiş.Bizans döneminde de piskoposluk merkeziymiş.Endymion’un Kutsal Alanı Hıristiyanlık döneminde de kutsal sayılmış.Endymion’un ilginç bir mitolojik hikayesi var:Ay Tanrıçası Selene bir gece burada uyuyan çoban Endymion’u görmüş ve ona vurulmuş.


Zeus Selene’nin aşkını kıskanmış ve öfkeyle bir ceza vermiş genç çobana. Çobanı hiç uyanmamaya,sonsuz bir gençlik uykusunda uyumaya mahkum etmiş.O günden sonra oracıkta uyumuş kalmış Endymion,hiç uyanmadan.O derin uykusunda düşler görürken Ay Tanrıçası Selene her gece gelip yanına yatarmış.Selene Endymion’a tam elli çocuk doğurmuş.
Bodrum-Milas yolu üzerinde,Beçinkale yoluyla ayrılan 45 km’lik asfaltla ulaşılan eski adıyla Gereme, yeni adıyla Ören Gökova Körfezi kıyısındadır.Şehir merkezi kıyıdan biraz içeridedir.Sahili ise güzel kumluk ve plajdır.Plaj boyunca iki katlı bahçe içinde evler,küçük otel ve pansiyonlar sıralanır.Ören son yıllarda çok tartışılan Gökova santraliyle gündeme gelmişti.Santral yapıldı ama çalıştırılmadığı için şu anda sadece yapısal bir kirlilik taşıyor.Ören’e Gökova/Akyaka köyünden 48 km’lik toprak yol ile Gökova körfezinin kuzey kıyısını geçerek,Kıran dağlarının görünümü önünde de ulaşılıyor.


Ama bu yol oldukça kötü.Ören Akyaka arasında antik Keramos kenti kalıntıları ziyaret edilebilir.Karyalıların Krysaor birliğinin bir üyesi olan Keramos’un adının anlamı çömlektir.Hellenistik çağda,Rodos egemenliği altında bulunan kent,bu dönemde kuzey komşusu Stratonikea ile bağlaşıklık imzalamıştı. İÖ. 129 yılında düzenlenen Roma’nın küçük Asya eyaleti içinde yer alan Keramos bundan sonraki evrede önemini giderek yitirmiştir.Örenin arkasında yer alan Meşekayası Dağları üstünde sur duvarları bulunur.


Surların alt kesimleri çokgen taş dizelerden oluşurken,üst kesimlerde düzenli çizgi katları yapan duvar tekniği gözlenir.Kayalık bir terasta yer alan ve halk dilinde Bakıcak diye bilinen yerde, kentin iki önemli tapınağı,25 metreye varan uzunlukları ile görülürler.Kurşunlu yapı,taşları birleştirmek için kullanılan kurşun zıvanalardan bu adı almıştır.Güney ve batıda özgün biçimini korumuş olan bu güzel teras duvarının doğusu yıkılmıştır.Terasın üstündeki düzlemde ise Korinth ve İyon düzeninde yapı parçaları bulunur.


Söz konusu tapınak alanının olasılıkla Zeus Krysaoreus’a ilişkin olduğu ileri sürülmektedir.Kasaba içinde bulunan Akyapı,Roma dönemine ilişkin yapı kompleksidir.Gökova yoluyla gelenler,Ören’e ulaşmadan Meşekayası dağının arka kesimlerinde su kemeriyle karşılaşırlar...
Milas’tan Bodrum’a doğru 20 km sonra(Bodrum’dan 30 km) sola Gökçeler köyüne ayrılıyor yolunuz. Gökçeler köyünden yaklaşık 1 km sonra Uyku Vadisi’nin girişine(Değirmenderesi) ulaşılıyor.Uyku Vadisi ve Gökçeler mağarası Bodrum ve Milas çıkışlı günübirlik tur düzenleyen acentaların önemli bir parkuru sayılıyor.Vadiye iki giriş var.Birisi alabalık çiftliğinden yürümeye başlanıp dere boyu izleniyor ve yaklaşık bir saat sonra mağara için yukarıya yöneliniyor.


Sık sık dereyi aşmayı gerektiren bu yol yazın keyifli olabilir.Diğer bir yol 2 kilometrelik araç yolunu izlemeyi ve 300 metrelik inişi gerektiriyor.Bunun için alabalık çiftliğine sapmıyor,mevcut stabilize yol ile köyden çıkıyor,tahminen 1.5 km sonra Manastır Dağının Vadiye bakan yamacına doğru sağa orman yoluna giriyor,yolun yükseldiği en üst noktadan 500 m. Sonra park ederek,vadiye doğru 300 metre iniyorsunuz.Mağaranın ağzına burada.İsteyenler yolu araçla izleyerek Değirmendere kıyısına kadar gidebilirler.


Sonrasında dere bu defa dere boyunca izleri belirgin olan patikayı takip ederek,tahminen yarım saatlik bir yürüyüşten sonra suyun önünün set yapılarak şişirildiği noktaya varmadan hemen sola 50 metrelik bir yükselme ile mağara ağzına ulaşılıyor.Mağaranın ağzı oldukça geniş.Başta geniş bir salona açılıyor mağara.Sola doğru büyük bir galeri yer alıyor.Yarasa galerisi deniyor,yarasaların bolluğundan ötürü.Aman ışık tutmayın,hepsi birden havalandığında ürkütücü olabilir.Sağa hafif bir yokuşla çıkıp sonra dar bir geçitle sarkıt ve dikitlerle,küçük havuzcukların bulunduğu bir başka galeriye ulaşılıyor.


Bu noktaya kadar herkes gidebiliyor.Sonrası ise profesyonel mağaracıların işi.Rehber eşliğinde iple 7 m iniliyor,daha geniş bir galeriyle karşılaşıyor,sonrasında ise mağaranın sonuna kadar kah sürünerek,kah eğilerek gidiliyor.Dönüş aynı yoldan,çünkü başka bir çıkış yok.Yazın mayonuzu unutmayın.Dere geçişinde kendinizi serin suya bırakmak isteyeceksiniz.Mağara doğal SİT alanı.Uyku Vadisi ve mağarası için Muğla Valiliği Tema Park Projesi hazırlıyor.Bu kapsamda botanik park alanları oluşturma,Bodrum ve Milas’tan günübirlik gelen turistlere hizmet verme,alt yapı hizmetleri,




 seyir terasları,yürüyüş patikalarının düzenli hale getirilmesi,yöredeki tarihi eserlerin onarımı,derenin köye yakın alanlarında kültürel faaliyetler ve eko turizme yönelik uygulamalar yer alıyor.
Mavi yolculuğa Bodrum’dan çıkan teknelerin ya ilk ya da son durak olarak vazgeçilmez koyudur Çökertme.Dantel gibi işli Gökbel köyünün küçük bir semti olan Çökertme sahili,denize girmek için tertemiz kum plajlara ve yatların geceleme yapabilmeleri için çok sayıda koya sahip.Karayolu binek arabalarına elverişli olmadığı için,daha çok deniz yoluyla ulaşılan koyda,henüz fazla bir yapılaşmaya rastlanmıyor.


Eğer Çökertme’ye giderseniz,Gökova’yı tepeden seyredebileceğiniz yürüyüşe çıkmayı sakın ihmal etmeyin.Bu tur için sahile gelen teknelerin yolcuları ve bölgenin ziyaretçileri önce Gökbel köyünün kahvesine gidip burada araçlarını bırakıyorlar.Son derece dik yamaçlara sahip ağaçlı mıntıkada yol alabilen tek araç traktör.Traktörle tepeye eğlenceli bir yolculuk başlıyor.Hoplamalı zıplamalı yolculukla gelinen son noktada artık traktörün de yapabileceği fazla bir şey kalmıyor.


 Bundan sonra 20 dakikalık bir yürüyüşle Gökova’nın çatısına çıkılıyor.”Sivri Kümes” tepesi adı verilen bölgede 180 derecelik bir açıyla ve gözün alamayacağı bir manzara ile karşılaşılıyor.Özellikle net havalarda tüm körfez seyredilebiliyor.Sivri Kümes tepesinden Fesleğen Bükü,Çökertme Koyu,Arpa Bükü,Kargılı Bükü ve Liman içinde demirli teknelerin donmuş manzarası karşısında zamanın durduğu hissine kapılabilirsiniz.Akdeniz bitkileri,Püren otlarının kokusu ve korsan baskınlarına karşı denizden görünmeyecek şekilde tepelerin arasında gizlenmiş köyden alabileceğiniz tek şey,ünlü Milas Halıları olabilir.

27 antik kenti barındıran Milas’ın tek özelliği tarihi çekiciliği değil.Tarihte bunca kente ev sahipliği yapmış olmamasının ardında doğal zenginliği var Milas’ın.İki göl var Milas sınırları içinde.Biri Bafa, diğeri Tuzla.İkisi de denizden kopmuş,ikisi de tuzlu ama kuş zenginliği açısından ikisi de büyük bir değer taşıyor.Bafa Gölü sulak alanı,Milli park ilan edilmiş koruma altına alınmış.


Kuş avcılığı yasak. Binlerce kuş barınıyor bölgede.En çok rastlanan kuş türleri arasında karabatak,boz ördek,meke, pelikan,kuğu,boz kaz,gri balıkçıl bulunuyor.Güllük deltasındaki Tuzla Sulak alanı için Güllük sayfalarına bakınız.Milas sınırları içerisinde ve şehir merkezine 23 km uzaklıkta,Sırtlandağ mevkiinde bulunan Halep çamı ormanı,bu tür orman çok az yerde kaldığı için Tabiat Koruma alanı içine alınmış.40-50 yaş grubu Halep çamlarından oluşan orman 760 hektarlık bir alanı kaplıyor.

İlçemiz merkez ve beldelerinde yöresel yemeklerin yenilebileceği yerleri bulmak mümkündür.Milas-Muğla karayolunun 17.km sinde Beypınarı’nda,kavak ve çam ağaçları arasında,soğuk su kaynaklarında yetişen alabalığın,tavukla yapılan kanlı kavurmanın,yöreye has ekmekle yapılan köy kahvaltısının tadına doyum olmaz.Bafa gölü çevresinde özellikle Kapıkırı Köyünde yılan balığı,göl çipurası ve levreği ile yemek bir ayrıcalıktır.Ören beldemize 9 km uzaklıkta Çökertme Köyünde taş fırında pişen balık güveç ve orduevi salatasını Kaptan Restorantın mönüsünde deneyebilirsiniz. Milas’a 29 km uzaklıkta Milas-Bodrum karayolu üzerinde Boğaziçi Köyünde tereyağlı tavada karides, karides güveç ve acılı ekşili yeşil zeytinle yenen akşam yemeği de buraya özgü lezzetlerdendir...
Klasik olanlar mihraplı Milas seccadeleridir.Bu seccadelerde mihrap eşkenar dörtgen şeklindedir. Mihrabın üzerinde bir alem,mihrabın içe bakan kenarlarında stilize edilmiş bitki motifleri bulunur. Konturları olmayan motifler görülür.”Ada Milas” halısı eski örneklerden biridir.Kenar süslerinin yan yana sıralanmasından oluşur.Her suyun içinde motifler genelde birbirlerinin tekrarıdır.Barok stil olarak adlandırılanlar,Osmanlılarda,Sultan Abdülmecit döneminde mimarı ve sanatta Avrupa etkisinin yoğun yaşandığı dönemlerde üretilmiştir.Bu halılarda düz çizgiler yerine çizgiler yerine zigzaglar belirlenmiş kenar süs çiçek desenleri yerleştirilmiştir.Adını,bir dal üzerine yerleştirilen stilize edilmiş karanfil demetlerinden dolayı almıştır.
Ören’de Paraşütle Atlama:Yüksekliği 640 metre olan Kocadağ zirvesinde bir paraşüt atlama pisti on iki ay yamaç paraşütü yapmaya müsaittir.Piste ulaşım vasıta ile 20 dakikadır.Sıcak hava türbülansının tek taraflı ve güçlü olması kaza riskini en aza indirmekte ve paraşütçünün atlama pistinden yaklaşık 1000 metre daha yükselmesini sağlamaktadır.Ayrıca bu özellik dünyada diğer yamaç paraşütü yapılan dağlarda olmayan atladığı piste tekrar inebilme imkanını sağlamaktadır.Ören’in Koca dağ’da bulunan yamaçlardaki sıcak hava türbülansının düzenli olması nedeniyle istenirse 7-8 saat havada kalma imkanı bulunmaktadır.Ege Üniversitesinden gelen uzmanlar,atlamak isteyenlere bu olanağı sağlamaktadırlar.Atlama imkanı bulmak için,Ören Belediye vasıtasıyla,yetkili kişilere ulaşmak gerekmektedir.Henüz sürekli olarak Ören’de bulunan paraşüt ekibi kurulamadığı için talep olunduğunda ekip İzmir’den gelmektedirler.
Ören ve Bafa Gölü kıyılarında güzel yürüyüş parkları var.Çökertme sırtlarında,Ören sırtlarında ve sahilinde yürüyüş güzergahları keşfetmenizi bekliyor.Ören’de ayrıca yamaç paraşütüyle atlamanın da yapıldığı Alatepe’den Ören yalısına antik çağdan beri kullanılan bir yürüyüş alanı bulunmakta.Üstelik güzergah kırmızı boyalarla belirlenmiş rahatlıkla yürünebilir.En güzel yürüyüş parkuru ise Bafa Gölü kenarındaki Herakleia kentinden tarihi Latmos Dağı teperline çıkan Kral Yolu yürüyüş parkuru. Kapıkırı köyünden başlayan yürüyüşle yer yer antik Kral Yolunu izleyerek Beşparmak Dağları (Latmos Dağı) üzerindeki tarih öncesi mağara resimleri ve erken Hıristiyanlık dönemlerinden kalma Freskler bulunan mağaralar ve Manastır kalıntılarına(Arap Avlusu) çıkılıyor.Toplam yürüyüş süresinin 14 saati bulduğuna grup programının 3 gün ve 2 gece kamplı olarak yapıldığına,yürüyüş güzergahının tarih ve olağanüstü doğal güzelliklerle bezeli olduğuna dikkat çekelim.Kapıkırı Köyünden başlayan daha kısa olan bir başka yürüyüş parkuru daha var.Çok belirgin olarak görünen patikayı takip edenler 2.5 saati süren bir yolculukla tepeye çıkıyor.Yürüyüş boyunca çeşitli yükseltilerde antik kente ait surlar,kuleler görülür.Kaya yapısı ise son derece ilginç.Dar patika yolda zaman zaman köylülerin kayalar arasında,küçücük alanlarda oluşturduğu bahçeler göze çarpıyor.Zirveye yaklaşıldığında kayalar oyularak yapılmış bir merdivenle karşılaşılıyor.Merdivenin üstüne gölgelik gibi düşmüş kayalar ise son derece ilgi çekici.
Milas gezisine İzmir yönünden de gelseniz, Bodrum yönünden de gelseniz, Milas müzesiyle başlamalı. Bünyesinde 27 antik şehri barındıran ilçenin müzesi 1.5 dönümlük bir alanı kaplar.Bahçesinde ve kapalı alanında, çevreden çıkarılmış çeşitli eserler sergilenir. Hemen karşısında, ilçenin en büyük camilerinden Ulu Cami görülebilir. Yolumuza tabakhane yönünde devam ederseniz Menteşe Beyliği döneminden kalan Ağa Camii camii çıkar karşınıza . Sağa dönüp yolu takip ederseniz ,bu yol sizi daha da eskilere doğru , Roma dönemine kadar götürür. Kilit taşı üzerindeki labrys yani çift yüzlü balta nedeniyle “Baltalı Kapı “denen kemer karşınızda kemer işlemeleri hala görülmeye değer asırlara inat. Geldiğiniz yönden dönüp postaneye çıkan yola girerseniz solunuzda , bir podyum üzerine oturtulmuş Zeus Karios Mabedini ya da ayakta kalmış olan tek sütununun ,üzerinde leylek yuvası olması nedeniyle , halkın deyimiyle Uzunyuva’yı görürsünüz.Aynı yoldan devam edip belediye binasının yanında ,Belen Camii ve onun biraz aşağısında 18.yy dan kalan Çöllüoğlu Hanını gezebilirsiniz. Bu yapılardaki malzeme çeşitliliği dikkat çekicidir. Gezinizde unutulmaması gereken yerlerden biri de Menteşe Beyliğinden kalan, 14.yy yapımı, Firuz Bey Camii yada Kurşunlu camii. Ters T planıyla ,dantel gibi işlenmiş mermer girişiyle ve muhteşem çini ve vitraylarıyla, sizin unutulmayan anılarınız arasına girmeye aday bir yerdir. Namaz vakti haricinde grupla gelirseniz, kapının üzerindeki telefonlardan hocanın kendisine ulaşıp camiyi ziyaret edebilirsiniz. Milas’taki şehirleşme her yüzyılda üst üste olduğundan birkaç metre yürüyerek birkaç yüzyıl değiştirme şansınız olabiliyor. Milas’ın en eski eserlerinden biri ne ulaşmak için Salı pazarının kurulduğu caddeye inip trafik ışıklarından sağa yönelirseniz, yukarıya çıktıkça ihtişamı artan bir yapı karşılayacaktır sizi. Gümüşkesen Mezarı.Dünyanın yedi harikasından biri olan Bodrumdaki Mausoleum’un küçük bir örneği olan bu yapının yanından ayrılmak istemeyeceksiniz .Geldiğiniz yönden dönüp trafik ışıklarından sağa dönerek devam ederseniz şehir merkezine ulaşacaksınız. Son ziyaret yerleri eski macar evleri. Macar ustalar tarafından yapılmış bu evler restore edilmiş ve rengarenk farklı mimarisiyle dikkatleri üzerine çekiyor. Ziyaretinizi tamamladıktan sonra köfte yemeden ayrılmayın Milas’tan.
4
1
1
6
5
3
9
Ağaçlıhüyük • Akçakaya • Akçalı • Akkovanlık • Akyol • Alaçam • Alatepe • Aslanyaka • Avşar • Bağdamları • Baharlı • Bahçeburun • Bahçeköy • Balcılar • Bayırköy • Beyciler • Boğaziçi • Bozalan • Çakıralan • Çallı • Çamköy • Çamlıbelen • Çamlıca • Çamlıyurt • Çamovalı • Çandır • Çınarlı • Çiftlikköy • Çomakdağkızılağaç • Çökertme • Çukurköy • Damlıboğaz • Danışment • Demirciler • Dereköy • Derince • Dibekdere • Dörttepe • Eğridere • Ekinambarı • Ekindere • Epçe • Ekrenli • Fesliğen • Gökbel • Gökçeler • Göldere • Gölyaka • Günlük • Gürceğiz • Gürçamlar • Hacıahmetler • Hasanlar • Hisarcık • Hüsamlar • İçme • İkizköy • İkiztaş • Kafaca • Kalemköy • Kalınağıl • Kandak • Kapıkırı • Karacaağaç • Karacahisar • Karahayıt • Karakuyu • Karapınar • Kargıcak • Karşıyaka • Kayabaşı • Kayabükü • Kayadere • Kazıklı • Kazıklıbucak • Kemikler • Ketendere • Kılavuz • Kırcağız • Kısırlar • Kıyıkışlacık • Kızılağaç • Kızılcakuyu • Kızılcayıkık • Konak • Korucuk • Koruköy • Köşkköy • Kultak • Kurudere • Kuzyaka • Küçükdibekdere • Menteş • Meşelik • Narhisar • Olukbaşı • Ortaköy • Ovakışlacık • Pınararası • Pınarcık • Pınarköy • Sakarkaya • Sarıkaya • Savran • Sekköy • Söğütçük • Şenköy • Tuzabat • Türkevleri • Ulaş • Yakaköy • Yaşyer • Yoğunoluk • Yusufca